10 Kasım 2023 Cuma

Yine Yeni bir yaş Muhasebesi: 45

Bir yandan gelenekselleşti, bir yandan da arada sırada yazıyorum. Hatta epeydir blog yazısı yazmıyordum. Özlemişim. Daha çok youtube kanalına içerik üretmeye çalışsam da oradaki içerikler de pek içime sinmiyor açıkcası. Neyse bu konuyu yazının sonuna saklayayım. Önce yaş muhasebesinden başlamalı.

Dediğim gibi bu bende bir alışkanlık oldu. Ama seviyorum da gün sonu raporu almaya. Bence günü, haftayı, ayları kovalamak yerine arada durup düşünmeyi de bilmeli insan. Çünkü günlük koşturmacalar hiç bitmiyor zaten. Hele de evli ve çocukluysanız program yapmanıza bile gerek yok. Program zaten belli. Ptesi okul/iş başlar, haftaiçi okul, ev, iş arasında koşturursunuz. Varsa haftaiçi kurs veya yan aktiviteler, bittiyse haftasonu kurs ve aktiviteleri. İşte bitti bile bir hafta. Yaz tatili, yılbaşı gibi rutin bozanları saymazsak 52 tanesini peşpeşe sıralayınca yıl da bitti gitti. Hoş geldin yeni yıl veya yeni yaşınız. İşte bu yüzden Z raporu, gün sonu almayı seviyorum. Neydim, ne oldum. Nereye gitmek istiyordum, nereye gidiyorum. Eğer ormanda yolunuzu kaybettiyseniz yüksek bir tepeye, açık bir araziye veya ağaca tırmanmadığınız sürece yönünüzü tayin etmeniz oldukça güç olacaktır. İşte doğumgünlerini buna bir fırsat biliyorum ben de. Kesinlikle herkese tavsiye ederim. Çünkü kısa vadeli planlar yapması kolay. Ulaşılmak istenen hedefler. Büyük hedeflere de zaten küçük adımların, ilerlemelerin yardımıyla ulaşılıyor. Bu yüzden değerli. Ama rotayı düzeltmek için de bu muhasebenin yapılması lazım. Tam 4 yıl oldu Almanya'ya geleli. O başlı başına bir olay, başlı başına büyük bir adımdı zaten. Doğru mu yaptım, burada nasıl gidiyor hayat, oralara pek girmiycem şimdilik. Asıl paylaşmak istediğim bu yaşımda bitmek bilmeyen öğrenme arzusu. Öyle ki, çok zorlanıyorum. Kafamın eskisi kadar iyi çalışmadığının, hızlı öğrenemediğimin çok farkındayım. Ama içimden bir ses sürekli daha çok oku, daha çok öğren. Bunu da öğren, şunu da öğren diyip duruyor. O kadar cahilim ki bir çok konuda. Geriye dönüp baktığımda zeki veya kültürlü insanlar o seviyelere gelirken ben neredeydim diyorum. Bir yandan olgunluk çağlarım, belli bir bilgi ve birikimim var gurur duyduğum ama bir yandan da hala çok eksik olduğumu bildiğim ve hissettiğim anlar. Kısacası öğrendikçe bilmediklerimin farkına daha çok varıyorum. Cehaletim daha da artıyor. Herkesin başka ilgi alanları vardır tabiki. Profesyonel iş hayatı veya eğitimini aldığı konunun yanısıra belki hobiyi de aşan yan ama sağlam ilgi alanları. Benim bu konuda gösterebileceğim tek örnek dalış olurdu herhalde. Artık çok yoğun ve aktif olarak yapmasam da, eğitmenliğe kadar götürebildiğim bir yan dal. Bunun yanı sıra müzik ile amatör olarak ilgilenmek, teknolojiyi yakından takip etmek vs. 
Öğrenme heveslerime geleyim tekrar. Çünkü 45 yaşımda yoğun olarak hissettiğim duygu bu gerçekten. Almanya'dayım ve dil her gün ihtiyaç ve sorun. Kesinlikle önce kendime sonra kızıma yardım edebilmek için, çevreye uyum için dil bilmek şart. İngilizce biliyor olmak bir nebze kolaylaştırsa da üzerine yoğunlaşmadıkça da ilerlemesi mümkün değil. Almanya'ya gelmeden önce 2 senede falan temel dil öğrenilir herhalde, hem de Almanya'dasın daha kolay diyordum. Sorun şu ki, dile maruz kalmak ve kullanmaya çalışmak biraz da size bağlı. Hele ki Berlin'de. Burada çok fazla Türk var. Ayrıca Berlin en çok yabancının yaşadığı şehir sanırım. Sokakta ingilizce ile hayatınızı çok rahat sürdürebilirsiniz. Devlet ve resmi işlemler için google translate ve yeni çıkan deepl sağolsun, işlerinizi görüyor. Hatta çoğu yerde Türkçe bile geçerli. Bir Türk'e rastlama olasılığınız çok yüksek. Şirketin vermiş olduğu eğitimlerle (haftada sadece 3 saat) yetersiz de olsa A2 seviyesine kadar gelebildim. B1 için tamamen bir seviye atlama diyorlar. Yani A1-A2 arasındaki geçişten daha fazla bilgi var. Kendi kendimi yetiştireyim ve her gün 1 saat ayırayım diyorum. Tabiki çok büyük bir disiplin ve özveri gerektiriyor. Tıpkı Ptesi diyete başlıycam der gibi, başlamak istiyorsunuz ve sürekli öteleniyor. Bir diğer gelişmem gereken kısım AWS. Amazon Web Services. Bu konuda kendimi yetiştirmem şart, çünkü mesleki olarak sektör ve işim burada. Kendimi güncel tutmazsam, çok geride kalıcam. Bu konuyu öğrenmem şart. Öğrenirken youtube videolarıyla paylaşmak da istiyorum ki, bildiklerimi paylaşıp, türkçe içerik de oluşturayım. Daha saysak liste uzar gider. Ama şimdilik bu fazla bile. Ya da en azından hedef koyup gerçekleştirmek için yeterli. 1 sene sonra yine yeni doğum günümde yazarım hangi noktaya geldiğimi. Şimdilik bu iki konu dediğim gibi gerçekleştirmek için yeterli ve güzel hedefler. 

Kapanışta biraz da youtube içeriklerimden ve yine öz eleştiri ve farkındalıktan bahsedeyim. Dizi veya film izleme alışkanlığım pek yok ama boş kaldıkça ben de youtube'da kısa uzun, alakalı alakasız içerikleri izliyorum. Çoğu zaman öğrenme amaçlı ama boş içerikler de oldukça oyalıyor. Günümüzün vebası.. şey pardon, çaktırmadan en değerli şeyimizi, zamanımızı çalan bu mecralar - kısaca sosyal ağlar diyoruz - buna da cidden bir limit ve hedef koymak lazım. Yukarıda bahsettiğim hedefler için kesinlikle tutarlı bir zaman ayırmak lazım. Kızımla ve ailemle de kaliteli vakit geçirmek istiyorum. Aslında Almanya kendine, içine kapanıp bu tür kişisel bir gelişim için iyi bir ortam. Burada çok fazla sosyalleşmediğim için planlı bir bireysel çalışmaya çok müsaitim. İnşallah bu zamanımı güzel kullanırım. Ama 45'ime girerken fark ettiğim şeylerden biri de bu oldu. Dediğim gibi, bazen bir konu araştırırken günün sonunda saatlerce alakasız şeylerle zaman öldürdüğümü fark ettim. Buna dur demezsem, demezseniz de farkına varmanız mümkün değil. Öncelikle zamanı çok verimli kullanmam şart. Diğer bir konuya geleyim, bireysel yaptığım muhasebeyi youtube kanalım için de düzenli olarak yapıyorum aslında. Kimi zaman bunu bile video olarak çekip paylaşıyorum. Orada neler paylaşıyorum, hedefim ve amacım ne. Bu kanal kime, neye hizmet ediyor. Bir türlü adını koyamadım. İçeriklere bakarsanız kutu açılışı da var, ders konusu gibi network konuları da. Yazılımsal bir takım öneriler de veriyorum, bir ürünün çalışma prensibini de anlatıyorum. Çok dağınık. Ben olsam kendimi takip etmezdim. Zaten videolarımda imtina ediyorum, beni takip edin, like butonuna basın dememeye. Sağolsunlar 7000e yakın takipçim oldu. İzlenme oranlarım da fena değil. Hiç bir zaman amacım oradan çok takipçi ve para kazanmak olmadı. Bu yüzden belli bir konuya yoğunlaşamıyorum. Benimkisi daha çok bir bilgi edindim, birinin belki işine yarar, muhtemelen de çok örneği yoktur, oraya atayım. Tabi bunun yanısıra alakasız, önemsiz bir takım içerikler de olabiliyor. İşte bunları bir düzene koymak istiyorum. Son 1 ay falan iyi kötü demeden sadece düzenli içerik paylaşmaya çalıştım. Ama nitelik mi nicelik mi sorularını soruyorum kendime. Düzenli olmasa da çok iyi içerik mi çıkarmalı, yoksa her gün karşıma bişey çıksın da kötü olsa da en azından bu kanalın aktif olduğunu bileyim mi?

Bence bu sorunun cevabı önce nitelik, sonra niceliğe geçilebilir. Yani biri eğer yeterince dikkat çektiyse, ondan sonra havadan sudan bahsetse de ilgi çekebiliyor. Ama oraya gelene kadar önce nitelikle, içerikle dikkat toplamak lazım. Çok basit kuralları var bu işin. Amacın çok takipçi kazanmaksa, bir konuya odaklı ama güzel bilgiler içeren paylaşmaya veya izlemeye değer içerikler oluşturacaksın. Şu anda bu noktadayım. Eğer sonradan fikrim değişmezse, bu yönde bişeyler oluşturmaya çalışacağım. 
Bu kişisel muhasebemi dinlediğiniz, daha doğrusu okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize bir not, bir değer çıkarmak istereniz, sözün özü tavsiyem, zamanınızı çok iyi planlayın ve boşa giden anların yerine kaliteli şeylerle doldurun. Benim içinde bulunduğum durum bu'dur. Sağlıcakla kalın. Esen kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder