30 Ekim 2011 Pazar

Kısa (Gerçek) Hikayeler 1: İlk Bilgisayarım

Bu ilk kısa hikayem olacak. (Serinin ilk yazısı) Yaşadığım gerçek ve ilginç olduğunu düşündüm olayları anlatacağım. 

Bilgisayar ile ilk tanışmam ortaokul yıllarında olmustu. Seneeeee... 92-93 olabilir. Liseye geçtigim sene ya da ortaokulda karne hediyesiydi. Her neyse. Commodore 64 devri çoktan kapanmış, Amiga 500'ler piyasayı çıkalı çok olmuştu. Buna rağmen şöyle de bir detay var: renkli monitor bilgisayar için hala lüks sayılabilecek fiyatlardaydı. Nereden mi biliyorum. Ben bütün arkadaşlarımın yaptığı gibi oyun oynamak için Amiga 500 almaya gitmiştim. (Onlar herhangi bir TV'ye bağlanabilirdi ama PC'ler için bilgisayar monitörü şarttı.) Bilgisayarcı, PC var, bunlar yeni, bunda da aynı oyunlar var diyince kandım. Aldık.. İşte o zaman, bir de renkli monitor farkı ödemek zorunda kalmıştık, standart konfigürasyonda olmadığı için. Oyun oynayacağıma göre kesin renkli olmalıydı. (Super VGA, kısaca SVGA). Bilgisayarın yanında mouse satılmadığı bir dönemdi. Yani o da yaygın değildi. Win 3.1 dönemleri, işletim sistemi dediğimiz şimdiki gibi bilgisayar açılır açılmaz gelen grafik ekran değil, DOS'un siyah ekranı olduğu yıllar.

Her neyse.. Malesef her normal çocuk gibi bilgisayarımı açıp oyun oynamaya başlayamadım. Bu neymis, bu neymis diye merakla incelerken.. Önce bilmeden açılım (start-up) dosyalarini bozdum. (del. veya del *.* komutuna gelmiştim.) Açılım dosyası nedir onu da bilmiyordum. Elime geçirdiğim bir kitapta (DOS) hangi komutu görsem deniyordum. Amiga'lar açılınca açılan, kapanınca kapanan, ne yaparsan yap kutu gibi durdugundan PC'yi de başta öyle sanmıştım. RAM'ini hatirlamiyorum bile. Diskini de. (40MB falan olabilir..) Bilgisayar bir sebepten açılmıyordu. Geri götürdüm aldığımız yere. 1 gün falan durdu. Yeniden kurcaz dediler. (Demekki bu anlamda teknolojide hiç ilerleme olmamiş.. :) ) Bir-iki gün sabirsizlikla bekledim. Sonra almaya gittim. Açıldığını falan gösterdiler. Tam alıp çıkıcam, yine şeytan dürttü. Bunun açılımında password koymak için F12 yaziyo, bu ne. Ben bilgisayarıma sifre koymak istiyorum dedim. Çok gizli bilgilerim var ya. BIOS'tan şifre ekranı varmış. Bilgisayarcı bak buradan giriyorsun ama şifreyi unutursan bi daha açılmaz dedi. Tabi rahat dururmuyum. Hazır ordayken yapayım bu işi de çıksın aradan dedim. Girdik şifreyi. Bi daha açılmadı. :))))))))))))))))))))) Onlar da anlamadı bu sefer. 2 gün daha kaldı serviste. Güya fabrikasını aramışlar. Meğer default bir şifresi varmış. İlk enable edilince o gelirmiş. Bizim verdiğimiz şifre degil.

Uzun lafın kısası, bilgisayar eve girdiği ay mı desem, hafta mı desem Servisten çıkamadı. Ama ben de bir daha servisten çıkmadım ve bu günlere geldim. Hikayenin devamı da var. Bu yola asıl girişim böyle olmadı. Bu sadece baslangıçtı. Devamı bir sonraki yazımda olacak.
Vakit ayırıp okuduğunuz icin teşekkür ederim. Hepinize iyi günler..

1 yorum:

  1. Bilgisayar (kulanımından bahsetmiyorum) tamamen bir merak hakkaten. Ben de başka bir bölüm okudum uzaktan yakından alakası olmayan. Ama yeni nesil teknolojiye çok meraklı, fark ettim ki bahsettikleri günlük konuşmalardan bile anlamıyorum. Benim merakım biraz farklı bir yoldan oluştu. İnsanlar sanki Çince konuşuyorlardı yanımda. Dedim bu böyle olmaz, sağdan soldan da öğrenilmez. Hem bişeyi kulaktan dolma öğrenmektense akademik zeminden öğreneyim. Girdim sınava ve bilgisayar mühendisliğini kazandım. Ve dedim ki 5 yıl yanlış bir yerde okumuşum ben, bilgisayar mühendisi olmalıymışım. Algoritmalar, yazılımlar, işletim sistemleri ohh be hayat varmış. Yaşanacak farklı bir gezegen keşfetmiş gibi oldum.

    YanıtlaSil