8 Nisan 2017 Cumartesi

Derin ! Uykular ;)

Bebek doğduktan sonra bütün araştırmalar bebek bakımı ve gelişimi üzerine oluyor elbette. Bu yazımda kendi tecrübelerimle, kısa bir varsayımımdan bahsedeceğim. Konuyu uzatmamak adına hızlıca anlatmaya başlıyım:

Kızımız doğdu, doktorumuzun da söylediğine göre Akdeniz ülkelerinin çoğunda olduğu gibi bizim kızımız da sindirim sorunları, yani gaz sancıları yaşıyordu. Popüler adıyla kolik; yani durdurulamaz anlamsız uzun süren ağlama krizleri. Burada kolik üzerine konuşmayacağım. Asıl değinmek istediğim konu uyku düzeniydi. Ama eşimin de tespiti ile hepsinin başlangıç noktası buraya, yani kolik sancılarına dayanıyordu. Bebeğimize küçüklükten itibaren uyku eğitimi vermeyi, böylece sorunsuz bir uyku düzeni oluşturmayı hayal etmiştik. Ancak tahmin edeceğiniz üzere olmadı.

Burada büyük bir parantez açıp şundan da bahsetmekte fayda görüyorum: çocuk yetiştirirken genel geçer doğrular olsa da, hiç bir bebek bir diğeri ile aynı olmadığı için kalıplara sokmaya çalışmayın. Bir bebek çok kolay uyurken, diğeri çok zor uyuyor ama çok güzel yemek yiyor olabilir. Yaptığınız veya yapmadığınız şeyler elbette bebeği etkileyecektir ama tümüyle bir nedene bağlamak da olmaz. Onların da kendi kişilik ve istekleri var. O yüzden kıyaslamaya, genelleme yapmaya, hiç bir anne-babayı veya bebeği eleştirmeye gerek yok. Hepsi doğru, hepsi güzel. 

Bizim bebeğimiz önceleri ayakta sallanarak uyuyordu. Sonra kolik sancıları yüzünden kucakta gezdirerek, sallaya sallaya uyutmaya başladık. Öyle ki, hiç bir zaman kendi kendine uyuyamıyordu. Yatağa koyunca ağlama krizine tutuluyor, böylece uykunun da verdiği huzursuzlukla uykusunu iyice kaçırıp sakinleştirmesi iyice güç bir hale geliyordu. Bir kaç denemeden sonra eşim de ben de uyku eğitiminden vazgeçtik. İnternetteki farklı kaynaklarda hep aynı şeyler öneriliyordu. Bebeğinizi yatmaya hazırlayın, belli rutinleriniz olsun, uyuyacağını anlasın, loş bir ışıkla, ninni veya kısık bir müzikle, oyun oynamadan yatağına yatırın. Yanında bir süre durun, sonra odadan çıkın. Eğer ağlamaya başlarsa hemen yanına gitmeyin, 1-2 dakika sonra gidip yataktan kaldırmadan sakinleştirin. Sakinleşmiyorsa kucağınıza alın. Bi süre gezip sakinleştikten sonra tekrar yatağına bırakıp uyumaya bırakın. Yine yanında bir süre durup sonra odadan çıkın.. Bu döngü uyuyana kadar tekrarlanması gerekiyor. Ama bizde ters tepti. Önceleri işe yarayacak gibi görünse de bir süre sonra çok mutsuz, uyumak istemeyen, sakinleşmeyi de istemeyen bir bebek haline geldi. Doktorumuz da çok küçük olduğunu, anne kokusu veya sıcaklığı istiyor olabileceğini belirtti. Bunun üzerine yine farklı kaynaklarda yer alan, annesinin giyilmiş bir tshirt'ünü başucuna bırakma gibi yöntemleri de denedik. Sonuçta 8 aylık olana kadar kucakta sallamadan uyumaz haldeydi. Onda bile çoğu zaman ağlaya ağlaya uyuyor, geceleri genelde 45dk'da bir uyanıyor, uyanınca ağlaya ağlaya kalkıyor ve biri onu tekrar kucağına alıp sallamadığı sürece uykuya dalamıyordu. Her gece en az 6 kere uyanıp, bunların 3'ünde de emmeden uykuya dalamıyordu. Aç yatıyor olabileceği ihtimali için uykudan önce bol yedirmeyi, gazını çıkartmayı vs. her türlü ihtimali de ayrıca değerlendirdik. Malesef hiç biri çözüm olmadı.
8 aylık olduğunda artık kilosu da arttığı için kucakta taşımak, uykuya dalana kadar evin içinde gezmek sırt ve bel kaslarını zorlar olmuştu. Bir kere daha uyku eğitimi denemeye karar verdik. Yine daha önce denediğimiz ve yukarıda yazdığım her ihtimali denedik. Yine zor uykuya dalıyor ve genelde ağlıyordu. Tek farkı bu sefer kucağa alındığında zor da olsa sakinleşebiliyordu. Demekki gerçekten onun da bu eğitimi alabileceği bir zaman vardı. Yani önceki tecrübelerimiz belki de çok erken davrandığımız için işe yaramamıştı. Özellikle anne için duygusal açıdan bu süreç oldukça zorlu oldu. Çünkü bebeğin mutsuz uyuyor olması, ağlaya ağlaya uykuya dalması aslında istediğimiz bişey değildi. 
Bu seferki eğitimle başka birşeyi fark ettim. Kendimi bebeğin yerine koyup ne düşünüyor, ne hissediyor olabileceğini düşündüm. Bunu başka kaynaklarda da okumadığım için buraya yazıp, sizlerle paylaşıyorum. Dünya ve hayat konusunda hiç bir fikri olmayan bebekler uykunun bir ihtiyaç olduğunu da doğal olarak bilmiyordu. Uykusu geldiği için saçmalamaya başladığını, mutsuz olduğunu, dinlenmesi gerektiğini bilmiyordu. Sürekli bizim yardımlarımızla uyuduğu için bizim onu uyuttuğumuzu sanıyordu. Yani sanki onun ihtiyacı için değil de, kendi keyfimiz için onu uyutuyorduk. Annem-babam her akşam bana bişey yapıyor ve uyumamı sağlıyor. Aslında ben uyumak istemiyorum. Onlar benim uyumamı istiyor ve zorla beni uyutuyorlar. Ayrıca tam da uyku döngülerinde 45 dk.da bir uyandığında ne yapacağını bilmediği ve kendini yatağında yalnız bulduğu için ağlaya ağlaya uyanıyor ve tekrar uykuya dalmayı bilmediği için de, müdahale olmaksızın uyuyamıyordu. Bunu ona sözlü anlatmak mümkün değildi ama aslında kendi ihtiyacı için uyuduğunu ve uyandığında tekrar aynı yolla uyuyabileceğini diğer herşey gibi deneyimleyerek öğrenmesi gerekiyordu. Deneyimlemesi için de ona fırsat tanınması gerekiyordu. Biz anne-babaların hep yaptığı hata olan; o düşmesin ben düşerim, o ağlamasın ben ağlarım mantığı ile o uyumasın ben uyurum olamadığı için çocuğun uyumasına yardım ederken aslında ona da kendimize de kötülük ediyorduk. 
Sonuçta bir süre yine sinirleri bozulup, ağlaya ağlaya uyuduysa da 15 gün içinde artık neden yattığını, yatınca uyuması gerektiğini, uyuduğunda daha mutlu uyandığını kendisi de gördü. İşin en ilginci daha 1.günden itibaren geceleri çok daha az uyanır oldu. Öyle ki gece sadece 2 kere uyanıp, emme ihtiyacı da duymayınca bu sefer annesi endişelenmeye başladı. Sonra bu rutine bizler de alıştık. Bebek artık zor da olsa kendisi yatağında uykuya dalıyor, gece daha az uyanıyor ve emme ihtiyacı duymuyordu. Bu annenin dinlenmesi ve bebeğin de gelişimi açısından çok olumlu oldu. Bütün bunları anlatmamın nedeni bebeğin düşünce sistemine dair bir saptama yaptığımı sanıyor olmam. Bence her konuda onun da gözünden bakmakta fayda var. Sorunun çözümüne direk katkısı olmasa da, onu tanımak açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden paylaşmak istedim. Vakit ayırıp okuduğunuz için her zamanki gibi teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder